EK-EDEBİYAT
EK-E
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi gider;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka gözler önemli.
Biçare gönüller! Ne giden oğlu gemidir bu!
Hicranlı hayat ne oğlu arkadaşıdır bu!
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Giden bir kısmı memnun ki yerinden,
bir kısmı seneler geçti; dönen yokluk mevcut.
YALNIZLIK
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
Su olsan kimse içmez,
Yol olsan kimse geçmez,
Elin adamı ne anlar senden?
Bir dağ başına çıkar,
Bir ağaç bulursun Tellersin
pullarsın Gelin eylersin.
Bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün.
Köpürmüş gelen bulutları.
Başka ne gelir elden?
Çın çın ötüyor yüreğinin kökünde
şu dünyanın olmaması.
Tanrının kimsenin başına vermesinin
böyle bir yalnızlığı!
YAŞAR KEMAL
Sana gitmeyeceğim
Üşüyorsun ceketimi al
Günün en güzel saatleri bunlar
Yanımda kal
Sana gitmeyeceğim
Gene de sen bilirsin
Yalanlar yalan söylemek isterler
incinirsin
Sana gitme demeyeceğim
Ama gitme Lavinia
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme Lavinia
Namık Kemal Kimdir?
1840 yılında doğan Namık Kemal, Türk milliyetçiliğine ilham kaynağı olmuş bir yazardır. Namık Kemal yazar, gazeteci, devlet adamı ve şairdir. Namık Kemal aynı zamanda Genç Osmanlı hareketine mensup olan bir yazardır. Namık Kemal şiirlerinde yurt severliği ön plana çıkaran Tanzimat devrinin en önemli şairlerinden ve aydınlarından olarak kabul edilir. Yurtseverlik ve özgürlük kavramlarını Türk edebiyatına ilk kez sokan şairdir. Yazmış olduğu eserleri Mustafa Kemal Atatürk'ü etkilemeyi başarmış olan şairdir. Yazmış olduğu Vatan Yahut Silistre eseri Türk edebiyatında ilk tiyatro eserler arasında yer alır.
Namık Kemal'in Kısaca Hayatı
21 Aralık 1840 yılında Tekirdağ'da dünyaya gelmiştir. Babası Mustafa Asım Bey annesi ise Fatma Zehra hanımdır. Fatma Zehra Hanım Arnavut asıllıdır. Namık Kemal Tekirdağ bölgesinin yakınlarında bolca şeyh ve dergahlar yer alıyordu. Kendisine bir Tokatlı hafız tarafından Mehmet Kemal ismi verilmiştir. Çocukluğunun büyük bölümü dedesinin yanında geçmiştir. Dedesi ise Tekirdağ'da vali yardımcısı idi. Dedesinin Afyon'a tayini çıkması üzere ailecek Afyon'a taşındılar. Henüz 8 yaşında iken annesi Fatma Zehra Hanım rahatsızlanarak vefat etti. Bu noktadan sonra yaşamının büyük bir bölümünü dedesinin yanında sürdürdü.
Namık Kemal dedesinin sık sık tayini çıkması üzerine düzenli bir eğitim hayatı olmadı. Dedesi bu durumun farkında olduğundan dolayı kendisine özel dersler aldırdı. Bu şekilde kendi kendini eğitmeye başladı. Dil öğrenmeye meraklı biri idi. Arapça ve Farsça öğrenmeye karar verir ve bu iki dili de öğrenir. Dedesinin Afyon'da ki görevi sona ermesinden sonra İstanbul'a gelirler. Eğitimine ise bir müddet İstanbul'da devam etmiştir.
Namık Kemal'in dedesi Abdülatif Paşa İstanbul'dan Kars'a tayini çıktı. 1.5 yıl kadar da Kars'ta yaşayan Namık Kemal burada ki Karslı ünlü bir şair ile tanıştı. Seyit Mehmet Hamid Efendi Namık Kemal'e divan edebiyatını öğretti. Aynı zamanda Kars yaşamı boyunca avcılık, cirit gibi sporlara da merak saldı. 1855 yılında dedesi Sofya valiliğine atandı. Ardından bir müddette Sofya'da yaşamaya başladı. Kars'ta kaldığı müddet boyunca öğrenmiş olduğu divan edebiyatı, şiirlerde aruz ve hece ölçülerini Sofya'da pekiştirmeye devam etti. Burada deneme şiirleri yazdı. Pek çok kez sürgüne gönderilen Namık Kemal en son Sakız adasında rahatsızlanarak vefat etti. Namık Kemal vefat ettiğinde henüz 48 yaşında idi. Öldükten sonra eserleri pek çok dile de çevrilmiştir. Bu yüzden Türk Edebiyat tarihinde önemli bir yazardır.
Hayata veda etmiş bir din adamın mezar taşının üstünde yazılı olan bir yazı:
“Genç ve özgür iken, düşlerim sonsuzken, dünyayı değiştirmek isterdim. Yaşlanıp akıllanınca, dünyanın değişmeyeceğini anladım.
Ben de düşlerimi biraz kısıtlayarak sadece memleketimi değiştirmeye karar verdim. Ama o da değişeceğe benzemiyordu.
İyice yaşlandığımda, artık son bir gayretle, sadece ailemi, kendime en yakın olanları değiştirmeyi denedim. Ama maalesef bunu kabul ettiremedim.
Ve simdi ölüm döşeğinde yatarken birden fark ettim ki, önce yalnız kendimi değiştirseydim, onlara örnek olarak ailemi de değiştirebilirdim.
Onlardan alacağım cesaret ve ilhamla, memleketimi daha ileri götürebilirdim. Kim bilir, belki dünyayı bile değiştirebilirdim.”
Hayat akarken değişim önce insanın kendisi ile başlar. Kendi hayatında bir fark yaratamayan başkalarının hayatında da fark yaratamaz.
EK-EDEBİYAT//EN İYİ AMATÖR EDEBİYAT SİTESİ
Anlaşılmak gibi bir derdimiz vardı. Ne zaman ki kendimizi anlatamadığımızı Fark ettik. İşte o vakit susmalar Dostumuz oldu.
Tek kelime miktarı, tek duygu yaşantıları, tek bir insan SENİ ortaya çıkabilir. Konfüçyus